Blog
Kadın, Doğa, Moda ve KİMONO
Doğa, kadın ve moda arasındaki ilişki karmaşık ve derindir. Moda dünyası doğadaki renklerden, desenlerden ve formlardan etkilenerek koleksiyonlarını oluşturur. Kadınlar da bu koleksiyonları kullanarak kendilerini ifade eder. Bu ilişki, hem estetik açıdan güzel görünüm sağlar hem de kadının özgüvenini artırır.Yaratıcılığını güçlendirir, yeteneklerini keşfetmesine yardımcı olur. Çünkü kadın ve moda ilişkisi sadece dış dünyayla sınırlı değildir. Yani doğanın sunduğu zenginlikleri sadece giysi dolabınıza yansıtmakla kalmaz kendinizi tanıma yolculuğunda da size eşlik eder.
ZARAFET VE İLHAM
Kadınlar doğayı güzellik, zarafet ve ilham kaynağı olarak görürler. Doğanın sunduğu renkler, desenler ve dokularla iç içe olmayı ve üretken yanlarını beslemeyi sever. Bu nedenle her kadın sürdürülebilir organik malzemelerle doğanın gücünü ve enerjisini üzerinde taşımaya özen gösterir. Ayrıca sadece kadın değil moda dünyası da doğadan ilham alır. Bitkilerin ve çiçeklerin canlı renkleri elbiselerde veya aksesuarlarda kullanılırken deniz ve gökyüzünün mavi tonlarından ilham alınarak tasarımlar yapılır.
KADININ AYNASI
Moda bu yüzden ilk çağdan bu yana doğanın en güçlü parçası olan kadına, kendini ifade etme ve özgürlüğünü yansıtma aracı olarak alan açar. Çünkü moda aynı zamanda kadının kişiliğini ortaya çıkarma biçimlerinden biridir. Doğadan ilham alan kadınlar, tasarladıkları yahut kullandıkları her parçada iç ve dış dünyalarını güçlü bir şekilde yansıtır. Mesela seçtikleri özgün kimonolarla özgüvenli ve güçlü bir duruş sergiler.
KİMONONUN GÜCÜ
Japonya’dan günümüze kimonolar da kadın, doğa ve moda arasındaki bu güçlü bağdan etkilenmiştir. Kimonolar, bu bağ sayesinde kadının ve doğanın uyumunu kutlayan bir rol üstlenmiştir. Hem geleneksel hem de modern tasarımlarıyla moda dünyasındaki yerini sağlamlaştıran kimono, doğanın güzelliği ile insan arasındaki uyumu vurgulayan estetik bir ifadedir. Mevsimlere ve doğanın değişen renklerine uyum sağlayan ürünlerdeki ince detaylar, dikiş işçiliği ve kumaş seçimi de yine alma verme dengesinin, sabrın, üretkenliğin kısaca doğayla uyumlu bir yaşamın keyifli deneyimidir.
MEİJİ RESTORASYONU
Soyutlanmış feodal bir toplumdan modern dünyaya geçişin simgesi Meiji Dönemi (1868-1912) ise tam bir restorasyon olarak bilinmektedir. Ülkenin dış ticarete doğru açılıp farklı kültürlerle daha çok etkileşim halinde olmasının kimonunun sembolikleşmesindeki etkisi ortadadır. Bu dönemde kimononun sık kullanımı azalır ve Meiji restorasyonuyla birlikte modernleşmeye başlayan ülke, batılı giyim tarzının etkisine girer. Kadınların kıyafet dolaplarına çağdaş yaşama daha uygun kıyafetler eklenir. Kimonolar ise özel günlerde ve geleneksel etkinliklerde giyilmeye devam eder.